Pazaryerleri 5651 Sayılı Kanuna (İnternet Kanunu) göre yer sağlayıcı, Elektronik Ticaret Kanuna göre de aracı hizmet sağlayıcıdırlar. Kendilerinin eklemediği içerikten de sorumlu olamazlar. Elbette sadece pazaryerleri değil, sözlükler için de benzer bir tartışma halen devam etmektedir. Acaba bir yer sağlayıcı için sınırsız bir sorumsuzluk mu söz konusudur?
Pazaryerlerinin en büyük problemi bu sitelere yüklenen sahte markalarla ve yorumlarla mücadeledir. Aynı şekilde marka sahipleri de markalarının güç kaybetmemesi için büyük mücadele vermektedir. Saniyede binlerce ürünün ve yorumun eklendiği bu sistemlerde her bir ürünün orijinal olduğunu veya yorumlardaki tecrübelerin gerçekliğini kontrol etmek elbette mümkün değil. Bununla birlikte şayet gelir getiren bir işletmeniz varsa hakları ihlal edilen kişilerin de korunması için makul bir sistemin kurulması da beklenmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014 yılında meşhur gittigidiyor. com kararı ile şayet bir işletme ihtar edilmişse artık olaya özel marka ihlali ile ilgili gerekli tedbirleri almalıdır, sonucuna ulaşmıştı. Sanal bir işletmenin sahibi olan pazaryerleri, kendilerine gelen sanal itirazları uzaktan denetlemek imkansızdır diyerek bu kararı yoğun şekilde eleştirmektedirler. İnternet Kanunu’nda 2014 yılında yapılan değişiklikle yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerik ile ilgili haberdar edilmesi hâlinde yayından çıkarmakla yükümlüdür. Yani konu sadece marka sorunları değil, ortam sağlayıcı olarak hizmet veren bütün internet siteleri bildirilen içerik hukuka aykırı ise yayından kaldırmak zorundalar. Bu durumda pazaryerinin hukuka aykırılığı bir mahkeme kararı olmadan tek başına tespit etmesi beklenmektedir. Aykırılık durumunda mahkemeler dahi ancak erişime engelleme kararı verebilirken site sahibinin talep halinde içerik çıkartması gerekmektedir. Aslında bu “uyar-kaldır” sisteminin bir uzantısıdır ve olması gerekendir. Bununla birlikte yer sağlayıcının bir içeriğin hukuka aykırı olup olmadığına karar vermesi de oldukça zordur. Çok açık şekilde bir hukuka aykırılık var ise, örneğin bir marka sahibi ilandaki ürüne rızasının olmadığını beyan etmişse artık yer sağlayıcının bu talebe uymak zorundadır. Peki marka sahibi her seferinde pazaryerini ihtar mı etmelidir? Yer sağlayıcı bu tür ihlallerin odağı haline gelmişse, aslında sisteminde yapacağı birkaç değişiklikle marka ihlallerini otomatik olarak tespit edebilecekken bunu yapmıyorsa veya sessiz kalıyorsa hukuka aykırı içerikten yine de sorumlu değil midir? Pazaryerlerinin güvenilir olmasından faydalanan fırsatçı taklit üreticiler, hem gerçek marka sahiplerine zarar veriyor hem de pazaryerleri nin müşterilerin gözündeki itibarını zedeliyor. Daha da önemli bu kötü tecrübeler kulaktan kulağa yayıldığı için toplumun genelinde e-ticarete güvensizlik artıyor. Gucci, Alibaba’ya sahte ürünler sebebiyle dava açmıştı. Ve yapılan bir araştırmaya göre de Alibaba’nın sattığı ürünlerin yüzde 40’tan fazlası sahte veya kalitesiz ürünlerden oluştuğu ortaya çıkmıştı. Apple, geçtiğimiz Ekim ayında sahte Apple ürünleri sattığı gerekçesiyle bir Amazon tedarikçisine dava açtı. Birkenstock da Amazon’da satılan sahte Birkenstock’larla mücadele etmenin artık imkansız hale gelmesi sebebiyle Amozan’dan çekildi. Bu yaşananlar üzerine Amazon marka sahiplerini yayına almaya karar verdi. 2017’den itibaren uygulamaya piyasaya sürülen ürünlerden marka sahibinin haberinin olması sağlanacak ve gerektiğinde müdahale imkanı tanınacak. Aslında bu yöntemle yukarıda bahsettiğimiz iş yükü marka sahiplerine aktarılmaktadır. Bahsettiğimiz gibi pazaryerlerinin bir başka büyük sorunu da sahte yorumlardır. Hukukumuzda haksız rekabete karşılık gelen sahte yorumların marka sahiplerine ve platformların itibarına zarar verdiği biliniyor. Bazen markalar rakipleri karalamak için yorumları kullanırken bazen de sahte ürün tecrübeleri paylaşarak rekabette öne geçmeye çalışmaktadırlar. Bu sadece yorumla değil, ürünlere yıldız verilen oylama anketlerinin sahte oylarla tıklama sahtekarlığı ile de sağlanabiliyor. Örneğin 2013 yılında Şahan Gökbakar’ın Celal ile Ceren filmi için organize olan bir grup film daha vizyondayken, IMDb’de tarihin en kötü filmi seçilmesini sağlamıştı. İşte marka sorununda olduğu gibi sahte yorumlara da el atan Amazon 500 bine yakın sahte yorumu sildi. Amazon, “machine learning” tabanlı bir sistem akıllı bir sistem geliştirdiğini geçtiğimiz yıl paylaşmıştı. Görüldüğü gibi yer sağlayıcılar yapay zeka kullanımı ile markaları koruyabilmektedir. Amazon bu girişimleri pazaryerlerinin içerik ile ilgili sorumluluğunun bariyerini biraz daha aşağı çekmiş oldu. Gerek sahte yorum tespit etme gerekse marka izleme sistemi ile yer sağlayıcı pazaryerlerinin de markaları korumak için yapabileceklerinin neler olduğunu gösterdi. Elbette bu girişimin dolaylı sonucu daha güvenli alışveriş olacaktır.
Yazar hakkında